Pazartesi, Haziran 30, 2025

"Her şey kaderle takdir edilmiştir. Kısmetine râzı ol ki, rahat edesin."

|

Bediuzzaman Said Nursi

Risale-i Nur’un Tercümesi ve Tercümelerde Sadakat Meselesi 11

Risale-i Nur’da Esma ve Sıfat

Risaleleri kelam ilminin farklı eserlerinden ayıran en Mümtaz vasfı “Talim-i Esma’dır”.. Risaleleri sair te’lifattan ayıran husus benîAdem’i meleklerin fevkine çıkaran ve Kur’an lisanında zirvesini bulan talim-i esmanın tam ayinedarlığıdır. Tefekkürün mayası kelimelerdir. İnsan muhayyilesi hıfzındaki kelimeler adedince fikir ufkuna yönelebilir. Bir saat tefekkür bin sene nafile ibadetten hayırlıdır. O saat nur risalelerinde vardır. O tefekkür buudu ve o tezekkür ufku Kur’an lisanı ile mümkün olmuştur. Nur Risaleleri tevhidi, haşri, nübüvveti, ibadeti ve hizmet metodunu o kudsi kelimelerin rehberliğinde okuyucusuna kazandırır. Bu mukaddes dilin anahtarları ise Esma ve sıfattır ki bunlar aynen tercümelerde muhafaza edilmeli başka dillere kazandırılmalı ve ancak kısa bir meali bazen parantez içerisinde verilmelidir.

Çevirilebilirlik (İng.transability, alm.übersetbarkeit) noktasından bu Esma ve sıfatın tercümeleri dikkate alındığında “ödünçleme” yollu tercümelerin sadakata daha uygun olduğunu düşünüyoruz. Rahman, Rahim, Rab, Rububiyet, Uluhiyet, Nübüvvet, Velayet gibi ilahi vasf ve tecelliyi ifade eden kelimeler Kur’ani Tevhid lisanının terimleridir. Bir lisanın sınırları içerisinde bu kelimâtı hakkıyla ifade edebilecek tek kelimelik karşılıklar yani dil göstergeleri bulunmuyorsa asıl dildeki göstergenin karşıladığı bu kelimeleri karşı dile olduğu gibi nakletmek elzemdir. Bir dile geçen bir çok yabancı kelimenin o dile geçiş sebeplerinin başlıcası budur. Yoğurt, Ananas, kivi gibi meyve ve gıdaların aynı isimlerle başka coğrafyalarda anılmasının temel sebebi de budur. Müşahhas bu kelimelerde böylesine bir ödünçleme yapılıyorsa siz mücerred kavramların bilhassa bir ilmin terminolojisinin ana kaynak kelimelerinin farklı nam ve isimlerle tercümesinin yol açacağı kavram karışıklığını varın hesab edin…

Savory’nin “The Art of Translation=Tercüme Sanatı” eserinde Tercüme Prensipleri şu şekilde maddeleştirilmiş;

  1.  Tercüme asıl eserin kelimelerini vermelidir
  2.  Tercüme aslın anlamını vermelidir
  3. Tercüme aslın üslubunu vermelidir.
  4. Mütercim Müellifin üslubunu vermelidir

Bediüzzaman Ne Dedi, Nasıl Dedi…

Tercümede “ne dedi” diye yapılan tercümeler var. Mesela Kur’an’da “wa iza darrabtum fi’l ardi” “şu yeryüzüne vurduğunuz zaman..” diye çevirirseniz ne dedi sorusuna değil nasıl dedi sorusuna cevap vermiş olursunuz. Ama ne dedi sorusunun cevabı “yeryüzünde seyahate çıktığınız zaman..” diye tercüme ederseniz bir Arab’ın bu kelimeden neyi anladığını ifade etmiş olursunuz. İkisi de sadık tercümedir. Biri temel anlam öteki mecaz anlamdır. Kur’an bağlamından hareketle Nurlarda mesela melaike bahsinde melek kelimesini “angel” olarak İngilizceye tercüme ederseniz bu sadık bir tercüme olmayacaktır. Zira müminin nazarında “melekmücerred ve nûranî bir varlık iken “angel” batı muhayyilesinde umumiyetle kadın, dişi, kanatlı, maddi varlıklardır. Burada şunu diyebiliriz “kelimeleri anlaşılan ama kanadı anlaşılmayan” bir tercüme yahut “kasdı anlaşılan ama kelimeleri anlaşılmayan” bir tercüme..

Biz diyoruz ki Risalelerin tercümesinde Bediüzzaman’ın dilini muhafaza ile aktarmak istediği mesajın temel terminolojisini muhafaza ederek bazen kelimeler anlaşılmasa dahi (ilk etapta) maksadı anlaşılır kılmak sadakata daha uygundur.

Bu yolla hem Onun ne dediğini hem de nasıl dediğini asla yakın tercüme etmiş oluruz. Kelime kelime tercüme kelimelerin tercümesi demek değildir. Selimiyeyi aynı yerde aynı malzemelerle inşa gayri kabildir. Nurlar da manada bir Selimiyedir. Tercümede en büyük kaygımız en uygun tercüme metodunun seçimi olmalıdır. Eğer “SADIK TERCÜME” bir metot olarak alınacaksa asıl metnin bütün yönlerine sadık kalmak gayreti esas olmalıdır. Her yöne sadık olmak muhali talep etmektir madem o halde taviz verilmeyecek bir nokta ile sadakatı yakalamak vazifemizidir. O nokta Bediüzzaman’ın davasına sadık olmaktır. Yani Nurların ana fikrine, temel gayesine, asli hedefine sadakattır!

Cenap Şehabettin diyor ya “eday-ı lisan, timsal-i insandır”.. Bediüzzaman’ın neyi nasıl dediğine dikkat kesilerek yapılacak tercüme üsluba sadık bir tercüme olacaktır.

Tercüme Edilen Risaleler Risale-i Nur Değildir!

Cervantes tercümeyi ters konmuş bir halıya benzetiyor. Motifler orada ama hiç bir güzellik anlaşılmıyor. Dante tercümede uyum aramayın diyor, asıl metindeki ahenk tercüme edilen hiç bir eserde bulunamaz diye ekliyor; Alman Humboldt “her tercüme imkansız bir işin yapılmaya çalışılmasıdır” derken, Schlegel “tercüme ölümüne yapılan bir düellodur, ya çeviri yahut çevrilen ala külli hal ölür..”demektedir. İngiliz George Borrow “tercüme bir yankıdan ibarettir” diyor.

Evet bir halının arka yüzü ön yüzünün, bir tercüme şiir aslının, bir aks-i Seda asıl sedanın aynı olamaz!

O halde diyebiliriz ki sehl-i mümteni ile yazılmış, ism-i Vehhaba Mazhar Vehbi ve İlhami olarak vücuda gelmiş, nur ve nûranî asar-ı mübarekenin tercümesi aslının yerini tutamaz. Ve o tercüme Risale-i Nur değildir. Nurlardan haber vermektedir. Aks-i sadasıdır.

Velhasıl: Bediüzzaman Ne Dedi, Nasıl Dedi, Ne Maksatla Dedi, Hangi Makamda Dedi… bu dördüne birden sadık kalmak fevkalade zorlu ama imkansız bir süreç değildir. Bu süreçte en önemli husus maksattır yani hedeftir.

Dr. Mehmet Rıza Derindağ

Dr. Mehmet Rıza Derindağ
Dr. Mehmet Rıza Derindağ
Çare Uluslararası İlim ve Araştırma Vakfı (Çare Vakfı) Başkanı, Çare Derneği YK Üyesi, İİOS Akademik Kurul Başkan Yard., Milenyum A.Ş. YK Bşk. V. Dr. Mehmet Rıza Derindağ’ın Kişisel Blog Sitesi

Diğer Yazılarım

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

3,000TakipçilerTakip Et
0TakipçilerTakip Et
5,267TakipçilerTakip Et
100AboneAbone Ol

Necisin?
Nereden geliyorsun?
Ve Nereye gidiyorsun?"

En Çok Okunan Yazılarım

Twitter

Dr.Mehmet R.Derindag

@DrDerindag